31 Mayıs 2012 Perşembe

Söyleyecek hiçbir şeyim yok mu?

Bugün size söyleyecek tek kelime bulamadım. İnanın, düşündüm. Gerçekten, vakit ayırdım, kütleye ne demem lazım bu şahsıma münhasıran günde diye.
Bulamadım.
Ama bak ne buldum: burada
Siz bunun anlamı üzerine düşünürken ben de kendime ısmarladığım anne yapımı mantı, arkadaşımın annesi ve babası, iş ortağımla birlikte yapacağımız overseas Skype meeting ile işbu 38. doğumgünümü kutlamaktayım.
Ne sanıyordunuz? Boğaz Köprüsü'nde lazer ışıklı kutlama mı? İzmir'deyim ya ben, ne işim olur oralarnan?
Bir de... Las Vegas'ta konserlerle kutladığımız muhteşem otuzuncu yaşgünüm anısına, bir NewYorker klasiği:
bunu da izleyin. Tamam şimdi aynı kafadayız: burada
Bayın.

27 Mayıs 2012 Pazar

Kırılgan ama buzda yol tutuşu iyi kalpler için

Saati kur.
Sabah 9'da ayaktasın.
Janti eşofmanlarını ve cicil bicili spor ayakkabılarını giy.
Anorak yeleğini unutma, rüzgarlıdır İzmir sahili sabah sabah, terlersen üşütürsün.
Cebine bozukluklarını at.
No telefon. Eve not bırak. Annen merak etmesin.
Çık şimdi evden!
İleride simitçi kahveci gazozcu var. Oradan bir simit al. Isıra ısıra sahile in.
Yürü.
Fotoğraf makineni de al belki. Hani bir taşla iki kuş. Manzara çekersin, manzaranın derdini çekersin.
Pazar pazar düşündüğün şeye bak! Sıyrıl artık şu kafadan!
Sen iyisi mi seni mutlu eden şeyi düşün. Sana söylediği şeyi düşün.
Evet o. Hatırladın.
Sus o zaman.


Kendimi dinlediğim anlar daha mutluyum. Şimdi uyumaya gidiyorum. 5 saat sonra kalkmam lazım. Size de şunu bırakıyorum, ben gelene kadar gözünüz gibi bakın. Döndüğümde sizden devralıp devam edeceğim buradan.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

For the next 30 days...

Önümüzdeki 30 gün boyunca yepyeni bir şey yapın diyor adam. Roman yazın, her gün bir fotoğraf çekin, her gün işe bisikletle gidin, ya da yürüyerek. 30 gün boyunca daha önce yapmadığınız, yapamadığınız ama yapmak için içinizi kemirdiğiniz bir şey yapın diyor adam. Göreceksiniz etrafınızdan akıp giden hayatın nasıl değiştiğini. Hayır, değişen etrafınızdaki hayat değil. O yine aynı. Sizsiniz değişen. 30 gün boyunca bunu yapmaya, benim gibi, dayanamayacak içsıkıntısal düzenli bir bunalımda değilseniz, deneyin.

Düşünüyorum. Bir kitabı okurken sonuna kadar dayanamadığımdan mıdır önce sonunu okuyuşum, yoksa merakımdan mıdır, bunca yıl çözebilmiş değilim.

Düşünüyorum. 30 gün boyunca tekrar tekrar yapabileceğim şey ne olabilir? Böyle heyecanlı ve bir sonraki gün de devam edebileceğim kadar rutinden uzak şey ne olabilir?

Diyor ki bir başka adam, hobimi bir kenara koydum birkaç gündür, hobimi kenara itip bir başka işle uğraşmaya başladım hobi gibi. Bana hobi gibi geldi bu yeni iş, diyor. Belki de her gün yapmak zorunda olduğun ama zorundalık saymadığın bir başka şey, hobin oluveriyor. Ben de öyle miyim?

Gitar çalmayı, bisiklete binmeyi, araba sürmeyi, pikniğe gitmeyi, bunların hepsini eğlencelik işler sınıfına atıp, hobime odaklanmalıyım. Hobim. Ben otuz yılı aşkındır hobi edinememiş bir insanım. Sıkıntıdan, maymun iştahlılıktan, belki de gerçekten hobim olacak kadar güzel bir şeyler keşfedemediğimden. Beğenemediğimden hiçbir şeyi, hobi olarak. Hobi dediğin sevilmeli çünkü. İş sevilmez, sevilmeyebilir. Öyle mi? Oysa yapacağın her şeyi önce sevmek zorundasın. Sevmeden aynı yatağa girebiliyor musun? Sevmeden bir lokma yemek yiyebiliyor musun? Yapıyorsan kendine haksızlık ediyorsun. Ben etmem. Haksızlığa tahammülsüz olduğumdan değil sadece, kendimi sevdiğimden en çok. Demek ki sevgi eksikliğinden hobisizliğim. Kendimden başka bir şeyi sevebilmeyi de öğrenmem gerekiyor.

Merak. İşte bu noktada içimi kemirenin bir an önce bitsin sıkıntısı değil, kocaman bir merak olduğunu biliyorum. Şimdi her şeyi elimin tersiyle bir kenara itip hobi niyetine seçtiğim o her neyse ona odaklanma vakti, biliyorum.

İnsanın hobisinden iş çıkarması, işini hobi gibi yapması, hobisinden para kazanması... Tartışılır şeyler. Bir hobiden para kazanmaya çalışmak saçmalık. Ama para kazandıran şeyin hobi gibi olması ya da hobinizin birden bire para kazandırmaya başlaması güzel bir şey...

Şimdi biraz detox, biraz Pilates, bir de şunu okuyun. Benim gibi hissedeceksiniz eminim.